Geçtiğimiz haftalarda gündemimizde iki ünlü yazarın mahkeme kararıyla sonuçlanan intihal tartışması vardı, biliyorsunuz. Son derece tatsız bir meseleydi tabii. Mine Kırıkkanat, Elif Şafak’ın Bit Palas romanında kendi romanı Sinek Sarayı’ndan intihal yapıldığını iddia etmiş, konu yargıya taşınmıştı. Yargıdan da Kırıkkanat’ı haklı bulan bir karar çıkmıştı. Konunun her iki tarafın savunucular tarafından hararetle tartışıldığını da anımsıyorsunuzdur.
İntihal ciddi bir suç, kuşkusuz. Hem akademik hem de edebiyat dünyasında çok kişinin başı yanmıştır. Bizde, kolay tespit edilemediği için belki de batıda olduğu kadar sık rastlanır değil sanki. Kırıkkanat’ın yaptığı gibi iddiasını kanıtlayana pek rastlanmıyor.
İngilizce’de İntihal Plagiarism demek, malum. Bizimkinden daha yaygın bir sözcük bu. Bu, fikir ya da yazılı ürün hırsızlığının tarihi bilinenden de eski. Dünyadaki ilk plagiarizmin, MÖ 80’e kadar gittiğini söylerler. O yüzyılın büyük şairi Romalı Martial’in şiirlerini başkaları kendilerine mal eder, okurmuş. Şair bu sanat hırsızlarına Fidentinus, yani “Adam Kaçıran” dermiş. Fikir hırsızlığıyla pek bağ kuracağımı bir sözcük değil bu, doğru ama İngilizler de buna yakın bir sözcük olan Plagiarizm’i kullanmışlar. Latince Plagiarius’tan gelen Plagiarizm de “bir başkasını baştan çıkaran”, “yağmalayan” ya da “çocuk veya köle kaçıran kişi” anlamları taşıyor.
İntihale başvuranlara iyi gözle bakılmaz haliyle. Akademide bir kez intihal yapanın akademik yaşamı söner. Sadece onların değil, politikacıların da çok şey kaybetmesine yol açar. Bir örnek ABD Başkanı Joe Biden’dır. Eğer, 1987’de Demokrat Parti’nin ön seçimlerinde, dönemin İngiliz İşçi Partisi lideri Neil Kinnock’un sözlerini kendisine mal ederek kullanmasaydı, belki de o tarihte Başkan olacaktı, denir. İntihal ortaya çıkınca partinin delegeleri Biden’a güvenlerini yitirmiş meğer. Yıllar geçince unutulmuş olmalı ki Biden geç de olsa seçimi kazanıp Başkan olabilmiş.
Şimdi bakın, ağır suçlamadır elbette intihal. O nedenle çok dikkatli olmalıdır birini intihalle suçlayanlar. Eğer intihal suçlaması doğru değilse düzeltilmesi mümkün olmuyor çünkü. Ama bir kere gerçekten intihal yapmışsa biri, yıllar boyunca yakasını bırakmıyor bu büyük suç. Örneğin Leonardo da Vinci’nin, doğruluğu kesin olmadığı halde, 1490 tarihli ünlü “Vitruvius Adamı” eserinini çiziminin, Giacomo Andrea de Ferrara adlı bir Rönesans mimarından kopya çektiği iddiası yüz yıllardır konuşuluyor.
Edebi bir tarafının olmadığı söylenen, ki ben çok severim, Harry Potter serisinin yazarı J. K. Rowling de intihalle suçlandı. 2009 yılında yazar Adrian Jacobs, Rowling’in “Harry Potter ve Ateş Kadehi” kitabında, kendi yazdığı 1987 basımı Büyücü Willy’nin Maceraları’ndan önemli bölümleri çaldığını açıkladı.
Böyle bir suçlama ile karşı karşıya kalanların tutumunu merak ederim. Genellikle inkar yoluna gidilen örnekleri anımsıyorum. Bunun tek istisnası Romanya hükümetinden bir bakanın 2021’de, yazdığı akademik bir makalede intihal yaptığının ortaya çıkarılması üzerine görevinden istifa etmesidir. Bizde akademik tezinde intihal yaptığı ortaya çıkan bir Milli Eğitim Bakanı iddiayı reddetmiş bakanlığını da sürdürmüştü.
Sonuçta intihal yapmadan duramayan varsa Güney Kore’ye, Çin’e, Japonya’ya gidebilir pekala. Çünkü geleneksel olarak bilginin tek bir sahibinin olmayacağı, genel kullanıma açık olduğu, kime ait olduğunun vurgulanmasının gerekmediği türünden özendirici bir tutum var bu ülkelerde.
Ama kim ne derse desin, yok esinlenmeydi, yok kriptomneziydi, yapılan hırsızlıktır, ciddi bir suçtur.
Koreliler, Çinliler, Japonlar kadar rahat davranmamak lazım.
Kesin.