Asgari ücret görüşmelerinin başlamasına az bir zaman kala, hem iktidar, hem işçi hem de işveren tarafı ücret-maliyet-enflasyon üçlüsünü konuşmaya başladı. İktidar artan işçilik ücretlerinin enflasyonu artırdığını savunarak düşük zam talep ederken işveren tarafı da “Maliyetlerimiz artıyor, müşterilerimiz daha ucuz ülkelere kaçıyor” diyerek düşük zam talebini destekliyor. İşçi tarafı ise “Şirket kârlılıklarına bakın” diyor. Tüm bu karmaşanın içerisinde istihdamın en yoğun olduğu ve son günlerde zor zamanlar yaşayan tekstil sektöründe ise, “Ücret-maliyet” çıkmazından kurtulmak için markalaşma çağrısı öne çıkıyor.
(Ramazan Kaya)
‘ENFLASYON BİZİ DURDURDU’
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ramazan Kaya, dünyada sektörde büyük bir dönüşüm yaşandığını belirterek yıllardır markalaşmaya çalışan sektörü enflasyon ve resesyonun sekteye uğrattığını belirtti. Dünyada moda algısının değiştiğini belirten Kaya, yeni trendleri şöyle özetledi:
“Gençler artık hızlı moda yerine yavaş modaya geçti. Bu da alım grubunun üstünden zaman baskısını kaldırdı. Bu alım grupları Türkiye’yi en çok da yakınlıktan dolayı seçiyordu. Ama bu ortadan kalkınca rekabet ettiğimiz ülkelere yöneldiler. O ülkelerde işçilik maliyeti 200 dolarken bizde 850 dolar seviyesinde. Dolayısıyla biz onlarla rekabet edebilecek seviyede değiliz. Bu sebepten dolayı değişecek ve dönüşeceğiz, katma değerli ürünlere döneceğiz. Ama bu akşamdan sabaha olmuyor tabii ki. Biz başladık bu dönüşüme ama enflasyon ve resesyon bizi negatif etkiledi.”
Sektörün Ar-Ge yatırımlarına ve markalaşmaya yöneleceğini belirten Kaya, “Burada sermaye desteği çok önemli. Bizim devletten beklentimiz en az bir yıl ödemesiz beş yıl vadeli krediler olmalı” dedi.
(Sabri Ünlütürk)
‘BANGLADEŞ’İ RAKİP GÖRMEYİN’
Türkiye’nin artık Bangladeş ve Pakistan gibi ülkeleri rakip olarak görmemesi gerektiğini söyleyen Sun Tekstil Başkan Yardımcısı Sabri Ünlütürk ise şunları söyledi:
“Türkiye’nin yaşadığı durum maalesef ekonomik gerçeklerden uzak bir yere geldi. Son yaşanan kur-enflasyon döneminden önce dengeler daha iyiydi. Biz ihracatçı olduğumuz için dolar bazında maliyete bakarız. İlk defa işçilik maliyetimiz 1000 Avro’yu geçti ve kurdaki artış bunu kompanse etmedi. Katma değerli üretim yapmayanlar için bu öldürücü bir şey. Biz şirket olarak Ar-Ge ürünümüzü ve tasarımımızı sattığımız için müşteriye fiyatı biz söylüyoruz. Bangladeş-Pakistan bizim rakibimiz değil. Türkiye’de bütün sektörlerin tamamı böyle olmalı.”
(Asalettin Aslanoğlu)
‘GELİN VERİMLİLİK KONUŞALIM’
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu İstanbul Bölge Temsilcisi Asalettin Aslanoğlu ise Türkiye’de çalışan işçiye Bangladeş veya Tayvan’daki ücretlerin dayatılamayacağını belirtti. Aslanoğlu, “İşverenler hükümetle vergi pazarlığı, enerjide indirim ve teşvik konuşmak yerine sürekli işçinin gelirini konuşuyor. Zaten açlık sınırında yaşayan işçi ücretleri üzerinden rekabet sağlamaya çalışıyor. Bu aklı değiştirmelere gerekir. Markalara üretim yapıyorsunuz. Gelin verimliliği nasıl yükselteceğinizi konuşalım. Gelin markaların Bangladeş’te Tayvan’da işçilerin kamplarda yaşadığı yerlerde üretimin engellenmesi sağlayalım. Ama bize aksine ‘Hayır onlar da örgütlenmesinler, buradaki ücretleri de düşürelim’ diyorlar. Türkiye’de, eskiden olduğu gibi, işçilerin en azından yoksulluık sınırında bir ücretle çalışma hakları var” diye konuştu.